ŞUBAR 13-3-2014
Ben Şubar
Macera ve özgürlük yolcusu
Bavul taşımam yanımda
Hafızam kayıt cihazım
Gözlerim fotoğraf makinem
Yüreğim haritamdır.
Üşürsem dostlarıma sarılırım
Acıkınca anılarımla doyarım
Acı çektiğimde seccademe kapanırım.
Yolumu kaybetmekten korkmam
Kafam karışınca rüzgara sorarım.
Ben Şubar
Rüzgarın kardeşi
Güneşin yoldaşı
Yeşil çayırlar kadar
Soğuk karlara da aşık
Çağlayan nehirler kadar
Dikenli kayalıklara da sevdalı
Ben Şubar
Rüzgarda uçuşur saçlarım
Güneşte parlar bedenim
Gözümün gördüğü her yer menzilimdir
Engel tanımam
Ne yorulurum
Ne tereddüt ederim.
by Sacide Seçkin
NOT:
Şubar
Alpamış Han’ın atıdır. Bayşubar veya Kökşubar ya da Çubar olarak da bilinir. Sıradışı özellikleri vardır. Türk söylencelerindeki olağanüstü atların özelliklerinin tamamını taşır. Uçabilir, konuşur, sahibini önceden uyarır, yaralıyken yalnız bırakmaz, bir aylık yolu bir günde gider, sahibinin ne durumda olduğunu hissederek ona göre davranır. Altın yeleli, gümüş üzengili, kuyruğu dokuz örgülü, dokuz kolanlı olarak betimlenir. Atası sudan çıkmadır. Çok renkli. Üstünde küçük lekecikler şeklinde yuvarlak noktalar bulunan eşyaya, hayvana "çubar" denir. Çilli insanlara şaka olsun diye söylenir. Şubar sözcüğü hızlı gitmek anlamı içerir. Çapmak (hızlı gitmek, at sürmek) fiili ile aynı kökten gelir. Türkçe Çubar, Moğolca Çabdar, Buryatça Sabıdar sözcüğü boz renk ifade eder.
|