4-ocak-2011
Huzursuz uyudum bu gece yine Budakın nöbette olduğu her gece gibi.Yanlız yatıp gece yanımda birini görmeye hala alışamadım.Ne zaman geldiğini de bilmiyorum ama aralarda uyanıp uduryorum.
Sabah hava daha karanlıktı telefonun alarmı çaldığında..3 kez çalıp kapatıldığında(uzun süre sonra) hadi kalk diye seslendim...bunun üzerine 2 kez daha çaldı sonuna kadar alarm ve yine horultular...yine kalk dediğimde 'Faruk 1 ders geç gitsin,sen giderken bırakırsın' dedi.bende giyinip Faruku uyandırdım onu okula bırakıp tekrar eve döndüm Pınarı almak için.
Neyse erken kalksam da güne erken başladım..saat 11 civarı evi arayıp Budak uayndı mı diye sordum,yeni kalkmış.
-günaydın
-günaydın
-uyanabildin mi?
-evet çok yorgunum.
-ya artık gece kal bari git gel zor oluyor sana
dememem kalmadan
-sana mı sorucam kalıp kalmıyacağımı
diye sert bir çıkış..sustum.içimi dağlayan bir alev var.susmanın verdiği bir gerginlik mi bu yoksa iyiliği için söylediğin söze ters karşılık almanın burukluğu mu...kocanın kendine bu kadar yabancı olduğunu öğrenmenin hüznü mü..
Birazdan eve gidicem,yüzüme nasıl bakacak?ben nasıl davranmalıyım.
Aynı günün akşamı
nasıl davranacağımı bilemeden işten çıktım?biraz vakit azanmak aynı zamanda yemeklik bişeyler de almak için markete uğradım.eve yaklaştıkça hiç bişey olmamış gibi davranıp normal görünmeye karar verdim..lakin evden adımımı atar atmaz engelleyemediğim bir şekilde suskun ve küskündüm.sanırım onun hiç bişey olmamışçasına davranması benim hiç bişey olmamış gibi davranmamı engellemişti.ve kırgındım işte.bu konuda beni rahatlatacak bişey söylemediği sürece de kırgın kalacaktım.
hızla alışverişten aldıklarımı yerlerine yerleştirip buzdolabını temizledim.yemek yapmaya koyuldum.bi süre bana yardım ediyormuş gibi yaptı.pirinç,makarna gibi paketleri kutulara döktü ve etrafımda dolaştı..ben neye elimi atsam o işi yapmaya kalkıştı.sonunda gereksiz dönenmeleri son bulup cep telefonunu alarak köşesine oturdu ve ben yemeğe çağırana kadar da hiç bir şeyle ilgilenmez halde tel ekranına kitlenip kaldı.
yemekte neşeli ve enerjik görünüyordu.onun neşesi ise beni daha bir neşesiz yapıyordu.yemeği kaldırıp sigara içmek için balkona çıktığımda arkamdan geldi.sabahki olanları farkında olduğunu o an anlayabildim..konuya girişi şöyleydi:
-sende sabah açmışsın telefonu artık gece eve gelme diyorsun
-ben öyle demedim,gece hiç gelmesenmi ki dedim.
-ben senin için gelmiyorum ki eve..kendim için,yatıp uyumak için geliyorum....
sonrasında başka bişey söyledi mi bilmiyorum çünkü bu noktadan itibaren bu konuşma benim için bitti..anladım ki konuyu açmasının sebebi gönlümü almak değil.benim sessizliğimden rahatsız değil.sabah olanlar hiiiiç umurunda değil hatta bişey olduğu yok.ben çok normal bir konuşmayı saptırıyorum.
ve yine derin sessziliğe büründüm.ne tv un sonuna kadar açık sesi,ne salonun tüm ışıklarının yanık oluşu,ne psöriazis li derisini yere ufalamış olması hiç bir şey yeterince önemli değil.sadece budakın tercih ettiği hayatı zevk alarak ve ona maksimum zevk vererek yaşamaya çalışıyorum.
umurunda değilim.özellikle kararlarım fikirlerim uçuşan köpükler gibi onun gözünde...ha bu arada mercimeği kutuya dökerken bi ara tel da arkadaşıyla konuştu ve kongreye gitmek için sözleştiler.kapattıktan sonra sanki yarın eve geç gelicem dermişçesine bahsetti kongreye gideceğinden ama fikrimi sormadan en önemlisi önemsemeden.....
|