19-mart-2020
VAHŞİ KRALİÇE
Ortaokula giderken anket defteri adında bir uygulama başlamıştı.herkes en süslü defterlerini bu iş için ayırırdı.tabi o günlerde şimdiki gibi markalı,özel yapım defterler olmadığından biz normal defterlerin sayfalarına desenler çizip,kapaklarını da beyaz kağıtla kaplar üzerine de sevdiğimiz şarkıcıların dergilerden kestiğimiz fotoğraflarını yapıştırırdık.Anket defterinin özelliği ilk sayfada belirlenmiş 20-25 sorunun olmasıydı.kişi tarafından oluşturulmuş,herkeste farklı(aslında sonuçta birbirine benzer) sorular.Sonra defteri sırayla arkadaşlarına verirsin ve herkes soruyu kendi için cevaplar.
2 soru beni öylesine etkilemiş ki hala aklımda.
Başınıza gelebileceğini düşündüğünüz en kötü şey nedir?
Aşk sizce nedir?
İlk sayfayı kişi kendi cevaplarıyla doldururdu.Başıma gelebilecek en kötü şeye annem ve babamın kaybı yazmıştım,bir çok kişi gibi.Aile o kadar önemli bir şey ki bir afet olması,savaş çıkması,nükleer bomba patlaması veya kıtlık aklımızdan bile geçmemiş.Anam babam başımda olsun da dünya yansa umurumda değil modunda inanarak yazmışız bu cevabı.Bir bakıma da haklılık payı var.Dışarda ne olursa olsun sıcacık yuvamıza girdiğimiz anda herşey dışarıda kalıyor,kapımızı kapattığımızda özel kalemize hapsediyoruz kendimizi.Ve bu çok güzel bir şey.
Tabi yetişkin olunca dış faktörler daha çok dikkatimizi çekiyor.İş ortamındaki gerginlikler,siyasal ve sosyal olaylar,dünyaya ait ısı değişikliğinden tutun da başka bir ülkenin ekonomik durumuna kadar her şeyle ister istemez ilgileniyor ve bunları önemsiyoruz.Bunda da aslında yine yuvamızı,çocuklarımızı koruma içgüdüsü var ama o saf halimizdeki yuvaya bağlılık biraz kirleniyor sanki.
Şu son bir hafta içinde yaşadıklarımız:CORONA DÜNYASI Evet tamamen tüm dünyada Coronaya endeksli bir dünya düzenine geçtik.Evlerimziden çıkmıyoruz.Yanlızca yiyecek ve temizlik malzemesi alışverişi yapıyoruz.Tatil veya sosyal programlar yapmıyoruz.İş arkadaşlarımız dışında kimseyle görüşmüyoruz.İçimizden gelse de babamıza sarılamıyoruz,kardeşimizi öpemiyoruz.Ellerimizi soyulana kadar yıkayıp antiseptik jeller sürüyoruz.Ve bir kuşkuculuk,bir ayrışma...herkes potansiyel hasta!!herkes bencil!!
Alışveriş çılgınlığına son
Sosyal medyadan yapılan yer bildirimlerine son
Uçakla gidilen haftasonu tatillerine son
Kalabalık sosyal etkinliklere son
.................................
Evlerimiz steril
Ellerimiz steril
..................................
Gücümüzün yettiği tek şey steril kalıp hastalanmadan yaşamayı sürdürebilmek.
Şu an o anket defterini doldursam başıma gelen,bazımıza gelen en kötü şeyin bu olduğunu söylerdim.E vet dışarda dinazorlar gezmiyor yada bir bomba ile vurulma tehlikemiz yok ama görmediğimiz minicik bir şey herkesi ölümle tehdit ediyor.Ve kendi rızamızla lüks saydığımız herşeyden,insani ilişkilerimizden feragat ediyoruz.
Anket defterindeki 2. soruyu unuttuğumu sanmayın onu en sona sakladım.AŞK...Farklı onlarca cevap arasında beni en çok etkilemiş olacak ki Bengisu'nun cevabı aklımdadır.
''Aşk ancak yüce bir varlığa duyulabilen sevgidir.İnsani hiç bir aşk kalıcı olamaz'' yazmıştı.
Hormonlarının en zirvede olduğu dönemde bu bilinç düzeyi hayranlık uyandırıcı sevgili Bengisu.Ben ancak yıllar sonra ulaşabildim bu farkındalığa.
Biz kul olduğumuzu ancak böyle farkedebiliyoruz .Ne gereksiz yerlere para harcadığımızı,gücümüzün ancak Allahın izin verdiği şeylere yettiğini farketmemiz için ,temizlik imandandır hadisi şerifini tam olarak uygulamamız için başı taçlı bir virüsün dünyaya hakim olması gerekiyormuş.
|